Bakan açıkladı! Karşılıksız çeke hapis cezası geliyor
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, çekle ilgili yeni bir düzenlemeye gidileceğini ve bunun Meclis tatile girmeden önce biteceğini açıkladı...
Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir araya gelen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye-İran ilişkilerine ilişkin değinen Zeybekci, yurt dışındaki Türk Ticaret Merkezlerinden birini İran'da açacaklarını ve merkezin ilk kez Tahran'da büyükelçilik dışına taşınacağını söyledi.
"İran bizim için birinci öncelikli ülkelerden birisi" diyen Zeybekci, tercihli ticaret anlaşmasının genişletilmesine yönelik çalışmalarda sona gelmişken aksamalar yaşandığını ancak en kısa sürede bir araya gelerek değerlendirmelerde bulunacaklarını ifade etti. Zeybekci, Türkiye ve İran'ın birbiri için gerekli iki ülke olduğunu vurguladı.
Zeybekçi, karşılıksız çeke yeniden hapis cezası getirilmesi ve icra-iflas konusundaki düzenlemenin piyasalara yansımasına ilişkin sorular üzerine, şöyle konuştu:
"İflas ertelemelerle ilgili suistimal var. Dramatik bir şekilde hukuku da yıpratan bir yapı var. Örneğin Ankara'daki bir firma gidip alakasız bir şehrin ilçesindeki mahkemeden iflas erteleme alıyor. İyi niyetli şekilde ortaya konulmuş olan, Türkiye'de sanayiyi, özel sektörü, reel sektörü, ticari hayatı bazı dalgalanmalardan, rüzgarlardan, fırtınalardan olağanüstü hallerde geçici koruma altına almak için dizayn edilmiş bir yapı suistimal ediliyor şu anda.
Bu yapı tamamen ortadan kalkmamalı ama tekrar düzenlenmeli. Fiiliyatta çek vadeli bir ödeme aracı olarak kullanılıyor. Hapis cezası da çekin geçerliliğini, itibarını artıran bir şeydi. Ne zaman ki hapis cezası ortadan kalktı farklı bir noktaya gittik.
Çek bir nakitti. Piyasadaki likidite, nakit likidite artı çekti. Çekte hapis cezasının kaldırılması ve çekte yaratılan tereddütle piyasadaki likiditede büyük bir azalma oldu. Piyasadaki durgunluk sebeplerinden birisi de bu. Tabii ki ekonomik suça ekonomik ceza ama bunu hırsızlık aracı olarak kullanıyorsa... Zorda kalıp çekini ödeyememek ayrı bir durum ama dolandırıcılık ve hırsızlık aracı olarak kullanılıyorsa bu suçtur. Hapis cezası gerektiren bir suçtur. Devletin amacı insanları hapse atmak olabilir mi, olamaz. Bu işin caydırıcı olması anlamında söylüyorum."
Zeybekçi, düzenlemenin takvimine ilişkin soruya, "Meclis tatile girmeden önce herhalde bu çalışma bitirilir" karşılığını verdi.
Başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Zeybekci, ekonomi çevrelerinde bu konunun anlatılması ve çalışılması gerektiğini söyledi. Zeybekci, "Başkanlık sistemi sağlıklı tartışılmalı. Hızlı karar alabilen bir sistem olmalı başkanlık sistemi. Bu güçlü iktidar döneminde bile bir yatırımcı, bakanlıkların birinden aldığı izinle yatırım yapmaya gittiğinde hala 3 yıl boyunca 800 civarında imza peşinde koşuyorsa bu sisteme kimse ekonomik diyemez." dedi.
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek miktarlarda Türkiye'de yatırım yapanlara vatandaşlık verme, oturma ve çalışma hakkı sağlama yönünde bir çalışma olduğunu ifade eden Zeybekci, bu çalışmanın da kısa sürede bitirileceğini tahmin ettiğini söyledi.
Yabancılara konut satışının döviz kazandırıcı hizmete sayılmasının gerçekçi olmayacağını dile getiren Zeybekci, "Turizm ve sağlık turizminde fatura kesilen kısmın ihracat sayılması yaklaşımı taşıyoruz. Böylece Eximbank ve diğer kaynaklarla kredilendirme ile KDV iadesi imkanlarına kavuşulacak. İhracat gibi gördüğünüz zaman KDV iadesi kapsamına alınmasıyla ilgili bir yaklaşımımız var. Teknik anlamda çalışmamız gereken bir alan bu." diye konuştu.
Bunu yaparken bilançoları ya da istatistikleri süslemek gibi bir amaçları olmadığını vurgulayan Zeybekci, bavul ticareti, hizmet gelirleri ve giderlerinin de dikkate alınarak Türkiye'nin reel cari açığının ortaya konulması gerektiğini belirtti. Bakan Zeybekci, "Bunun için 150 milyar doların üzerine 50 milyar dolar hizmet gelirini koymamız gerekiyor. Çünkü nakdi olarak giriyor bu. 8 milyar dolar da bavul ticaretini koymamız gerekiyor. Bunları da koyduğunuz zaman Türkiye'de ihracatın ithalatı karşılama oranları tarihi bir noktaya gidiyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı şu anda yüzde 90'lar seviyesine doğru geldi" değerlendirmesinde bulundu.
Zeybekci, bu çalışmayla Türkiye'nin ekonomisine ilişkin rakamların daha net şekilde ortaya konulmasını amaçladıklarını, bunun ülkenin borçlanma rakamlarını da olumlu etkileyeceğini kaydetti.
Teşvik ve destek mekanizmalarını proje bazlı olarak çalışacaklarını ve stratejik, kritik yatırımları çeşitli yöntemlerle destekleyeceklerini belirten Zeybekci, "Türkiye'nin haberleşme, elektronik, bilişim konularında ihtiyacı var. Türkiye'nin 3-4 firmasını belirlemesi lazım. Bunu seçerken de objektif kriterler yapmalı. Seçtiği firmalarla kendi alanlarında Türkiye'nin devlerini yaratmamız lazım." dedi.
Güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları için de birkaç firmanın gerekli ekipmanları üretecek düzeye getirilmesi gerektiğini vurgulayan Zeybekci, "Gurur duyduğumuz bazı şeyler de yapılıyor. Savunma sanayisiyle ilgili Türkiye bunu özel sektör eliyle yapmalı. Uzun menzilli füze üretecekse bunu özel sektör eliyle yapmalı." ifadelerini kullandı.
Ekonomi Bakanı Zeybekci, faiz oranlarının ne olması gerektiğine ilişkin soruya, "Bunu ben belirlemiyorum. Hangi oran Türkiye'de faizlerin düşmesi gereken rakamdır? Net söylüyorum, yatırımcının, 'Ben bu parayla yatırım yaparım' dediği rakam doğru rakamdır. Şu anda ondan uzağız. Tüketicinin, 'Tam da alma zamanıdır' dediği yer doğru yerdir. Zamanının geldiğini düşünüyorum. Öyle bir noktaya gelinecek ki yatırım ve tüketimle ilgili faktörler bir anda kıpırdama başladığında orası doğru yerdir." yanıtını verdi.
Şehir hastaneleri yatırımları sırasında Türkiye'nin sağlık teknolojilerinde yeni bir fırsat yakaladığını belirten Zeybekci, şöyle konuştu: "Arkadaşlarımızla çalışıyoruz, ultrason, tomografi, MR cihazları gibi zorunlu olanlar hariç yerli olmayan hiçbir ürünün bu hastanelere girmesini istemiyoruz. O ihaleleri alan, yapıları yapan firmalar da ona göre tedbirlerini alsınlar. İnanılmaz kaliteli ve üst düzey teknolojilerle Türkiye'de tıbbi cihazlar ve yataklar üretiliyor. Bunların hepsiyle ilgili çalışmamız olacak. Bu konuya milli bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz.
Türkiye'ye 1,1 milyar dolar ayakkabı ithalatı vardı. 2015 başında itibaren Türkiye'ye girişlerle ilgili düzenleme yaptık. İlk 1 yılda 400 milyon dolar aşağı çekildi. Bu rakam ayakkabı üreticilerine gitti. Bizim ayakkabı ihracatımızda bir kıpırdanma başladı. Türkiye'deki haksız rekabeti önlemeye ilişkin bu ve benzeri çalışmalar yapıyoruz."
Türkiye-İran ilişkilerine ilişkin değinen Zeybekci, yurt dışındaki Türk Ticaret Merkezlerinden birini İran'da açacaklarını ve merkezin ilk kez Tahran'da büyükelçilik dışına taşınacağını söyledi.
"İran bizim için birinci öncelikli ülkelerden birisi" diyen Zeybekci, tercihli ticaret anlaşmasının genişletilmesine yönelik çalışmalarda sona gelmişken aksamalar yaşandığını ancak en kısa sürede bir araya gelerek değerlendirmelerde bulunacaklarını ifade etti. Zeybekci, Türkiye ve İran'ın birbiri için gerekli iki ülke olduğunu vurguladı.
Zeybekçi, karşılıksız çeke yeniden hapis cezası getirilmesi ve icra-iflas konusundaki düzenlemenin piyasalara yansımasına ilişkin sorular üzerine, şöyle konuştu:
"İflas ertelemelerle ilgili suistimal var. Dramatik bir şekilde hukuku da yıpratan bir yapı var. Örneğin Ankara'daki bir firma gidip alakasız bir şehrin ilçesindeki mahkemeden iflas erteleme alıyor. İyi niyetli şekilde ortaya konulmuş olan, Türkiye'de sanayiyi, özel sektörü, reel sektörü, ticari hayatı bazı dalgalanmalardan, rüzgarlardan, fırtınalardan olağanüstü hallerde geçici koruma altına almak için dizayn edilmiş bir yapı suistimal ediliyor şu anda.
Bu yapı tamamen ortadan kalkmamalı ama tekrar düzenlenmeli. Fiiliyatta çek vadeli bir ödeme aracı olarak kullanılıyor. Hapis cezası da çekin geçerliliğini, itibarını artıran bir şeydi. Ne zaman ki hapis cezası ortadan kalktı farklı bir noktaya gittik.
Çek bir nakitti. Piyasadaki likidite, nakit likidite artı çekti. Çekte hapis cezasının kaldırılması ve çekte yaratılan tereddütle piyasadaki likiditede büyük bir azalma oldu. Piyasadaki durgunluk sebeplerinden birisi de bu. Tabii ki ekonomik suça ekonomik ceza ama bunu hırsızlık aracı olarak kullanıyorsa... Zorda kalıp çekini ödeyememek ayrı bir durum ama dolandırıcılık ve hırsızlık aracı olarak kullanılıyorsa bu suçtur. Hapis cezası gerektiren bir suçtur. Devletin amacı insanları hapse atmak olabilir mi, olamaz. Bu işin caydırıcı olması anlamında söylüyorum."
Zeybekçi, düzenlemenin takvimine ilişkin soruya, "Meclis tatile girmeden önce herhalde bu çalışma bitirilir" karşılığını verdi.
Başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Zeybekci, ekonomi çevrelerinde bu konunun anlatılması ve çalışılması gerektiğini söyledi. Zeybekci, "Başkanlık sistemi sağlıklı tartışılmalı. Hızlı karar alabilen bir sistem olmalı başkanlık sistemi. Bu güçlü iktidar döneminde bile bir yatırımcı, bakanlıkların birinden aldığı izinle yatırım yapmaya gittiğinde hala 3 yıl boyunca 800 civarında imza peşinde koşuyorsa bu sisteme kimse ekonomik diyemez." dedi.
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek miktarlarda Türkiye'de yatırım yapanlara vatandaşlık verme, oturma ve çalışma hakkı sağlama yönünde bir çalışma olduğunu ifade eden Zeybekci, bu çalışmanın da kısa sürede bitirileceğini tahmin ettiğini söyledi.
Yabancılara konut satışının döviz kazandırıcı hizmete sayılmasının gerçekçi olmayacağını dile getiren Zeybekci, "Turizm ve sağlık turizminde fatura kesilen kısmın ihracat sayılması yaklaşımı taşıyoruz. Böylece Eximbank ve diğer kaynaklarla kredilendirme ile KDV iadesi imkanlarına kavuşulacak. İhracat gibi gördüğünüz zaman KDV iadesi kapsamına alınmasıyla ilgili bir yaklaşımımız var. Teknik anlamda çalışmamız gereken bir alan bu." diye konuştu.
Bunu yaparken bilançoları ya da istatistikleri süslemek gibi bir amaçları olmadığını vurgulayan Zeybekci, bavul ticareti, hizmet gelirleri ve giderlerinin de dikkate alınarak Türkiye'nin reel cari açığının ortaya konulması gerektiğini belirtti. Bakan Zeybekci, "Bunun için 150 milyar doların üzerine 50 milyar dolar hizmet gelirini koymamız gerekiyor. Çünkü nakdi olarak giriyor bu. 8 milyar dolar da bavul ticaretini koymamız gerekiyor. Bunları da koyduğunuz zaman Türkiye'de ihracatın ithalatı karşılama oranları tarihi bir noktaya gidiyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı şu anda yüzde 90'lar seviyesine doğru geldi" değerlendirmesinde bulundu.
Zeybekci, bu çalışmayla Türkiye'nin ekonomisine ilişkin rakamların daha net şekilde ortaya konulmasını amaçladıklarını, bunun ülkenin borçlanma rakamlarını da olumlu etkileyeceğini kaydetti.
Teşvik ve destek mekanizmalarını proje bazlı olarak çalışacaklarını ve stratejik, kritik yatırımları çeşitli yöntemlerle destekleyeceklerini belirten Zeybekci, "Türkiye'nin haberleşme, elektronik, bilişim konularında ihtiyacı var. Türkiye'nin 3-4 firmasını belirlemesi lazım. Bunu seçerken de objektif kriterler yapmalı. Seçtiği firmalarla kendi alanlarında Türkiye'nin devlerini yaratmamız lazım." dedi.
Güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları için de birkaç firmanın gerekli ekipmanları üretecek düzeye getirilmesi gerektiğini vurgulayan Zeybekci, "Gurur duyduğumuz bazı şeyler de yapılıyor. Savunma sanayisiyle ilgili Türkiye bunu özel sektör eliyle yapmalı. Uzun menzilli füze üretecekse bunu özel sektör eliyle yapmalı." ifadelerini kullandı.
Ekonomi Bakanı Zeybekci, faiz oranlarının ne olması gerektiğine ilişkin soruya, "Bunu ben belirlemiyorum. Hangi oran Türkiye'de faizlerin düşmesi gereken rakamdır? Net söylüyorum, yatırımcının, 'Ben bu parayla yatırım yaparım' dediği rakam doğru rakamdır. Şu anda ondan uzağız. Tüketicinin, 'Tam da alma zamanıdır' dediği yer doğru yerdir. Zamanının geldiğini düşünüyorum. Öyle bir noktaya gelinecek ki yatırım ve tüketimle ilgili faktörler bir anda kıpırdama başladığında orası doğru yerdir." yanıtını verdi.
Şehir hastaneleri yatırımları sırasında Türkiye'nin sağlık teknolojilerinde yeni bir fırsat yakaladığını belirten Zeybekci, şöyle konuştu: "Arkadaşlarımızla çalışıyoruz, ultrason, tomografi, MR cihazları gibi zorunlu olanlar hariç yerli olmayan hiçbir ürünün bu hastanelere girmesini istemiyoruz. O ihaleleri alan, yapıları yapan firmalar da ona göre tedbirlerini alsınlar. İnanılmaz kaliteli ve üst düzey teknolojilerle Türkiye'de tıbbi cihazlar ve yataklar üretiliyor. Bunların hepsiyle ilgili çalışmamız olacak. Bu konuya milli bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz.
Türkiye'ye 1,1 milyar dolar ayakkabı ithalatı vardı. 2015 başında itibaren Türkiye'ye girişlerle ilgili düzenleme yaptık. İlk 1 yılda 400 milyon dolar aşağı çekildi. Bu rakam ayakkabı üreticilerine gitti. Bizim ayakkabı ihracatımızda bir kıpırdanma başladı. Türkiye'deki haksız rekabeti önlemeye ilişkin bu ve benzeri çalışmalar yapıyoruz."