Bağdat Caddesi'nde dönüşüm kavgası
Kentsel dönüşümün en yoğun yaşandığı bölgelerden Bağdat Caddesi'nde müteahhit ve mülk sahibi kavgası yaşandı
Türkiye’nin en zengin caddelerinden Bağdat Caddesi’nde ilginç bir kentsel dönüşüm mücadelesi yaşanıyor. Bir bina için müteahhit firma ile daire sahibi 2 yıldır birbiriyle mücadele ediyor. Hatta öyle ki, mücadele binanın cephesine taşmış durumda: Müteahhit, apartmana ‘Plato İnşaat proje alanıdır’ diye yazınca daire sahibi de camına, ‘Bu bina hasarsızdır ve çürük değildir. Kimsenin proje alanı değildir’ pankartını astı...
Geri adım atmaya niyeti olmayan iki taraf da birbirini suçluyor. 10 dairelik binada, 3 daire zaten müteahhitlik firmasına ait. 6 daire ise aynı aileden kişilerin. Yani, 9 daire ile anlaşma sağlanmış. Kalan tek daire ise ön cephede en üst katta ve Cadde’ye nazır.
Bölgede pek çok insan Erseven Apartmanı’nı artık yakından tanıyor. Uzun zamandır terk edilmiş görüntüsü ve üzerindeki pankartlarla dikkat çekiyor. Daire sahibi Serpil Altınay, (tapuda daire kardeşi Meltem Altınay adına kayıtlı) binanın temelinin ve kendisinin sağlam olduğunu savunuyor ve sadece güçlendirme istediklerini dile getiriyor.
9 daireyle sorunu çözen Plato Mermer’in sahibi Barış Öztop ise, ev için çürük raporu verildiğini, bina yeniden yapıldığında ev sahiplerinin hakları korunarak 10 yıllığına kiralama hakkı karşılığında anlaşma yaptıklarını dile getiriyor. Konumu dolayısıyla bu bina yenilenirse, ön cephede her bir dairenin ortalama fiyatının 4 - 5 milyon dolar civarında olduğu belirtiliyor.
Serpil Altınay, tapuda kardeşi adına kayıtlı evin güçlendirilip ya da dönüştürülüp tekrar eve sahip olacakları şekilde bir düzenleme istiyor. Ancak Plato Mermer, dönüşüm sonrası tapu verip, 10 yıllık kiralama hakkını alarak daire sahiplerine pay dağıtmayı öneriyor. Binanın geneli şu anda kullanılamaz halde. Bir anlamda dönüşüm başlamış ancak Altınay, kesilen elektrikten gaza kadar her şeyi yeniden bağlatmış. Hatta içeri girmeye çalışan hırsızların defalarca kırdığı bina dış kapısını da 7 kere yaptırmış.
Serpil Altınay bölgede yapılan dönüşüm çalışmalarını örnek göstererek, “Hemen yanımızdaki bir alanda dönüşüm yapılıyor. Zemini kırmak için aylarca uğraştılar. O halde bizimki bataklık değil herhalde” dedi. Yapının güçlendirilebilecek bir yapı olduğunu belirten Altınay, bu nedenle dava açarak tedbir getirdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
“İstediğimiz şey, evimiz. Onların yapacağı gibi bir alışveriş alanı ve kiralamalarına ihtiyacımız yok. Bu para pul meselesi niye olsun, zaten ev bizim. Kimse bizlerin evleri üzerinden haksız kazanç sağlayamaz. Şu anda bölgede her iki evden biri bu durumda. Burada inşaatçı bir aile oturuyordu, madem göçme riski vardı, yıllarca niye oturdular. Hiçbir kırık, benzeri iz bile yok. Güçlendirilebilir bir yapı, niye yıkıyorsun, benim evimden ne istiyorsun.”
Bina üzerinde tedbir kararı varken belediyenin yıkım ruhsatı çıkardığını anlatan Altınay, “Bizim kiracı çıkmıyor, bize anahtarı vermiyordu. Nasıl olduysa firmaya vermiş. Firma da ‘burası boş’ diye göstermiş. Belediye yıkım ruhsatı çıkarmış. Tam o esnada haberimiz oldu. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Burada ihtiyati tedbir olmasına rağmen gazımızı, suyumuzu, elektriğimizi kestiler. Avukatımız dava açtı bunun üzerine. ‘Yanlışlıkla kesilmiş’ dediler” diye konuştu.
10 Ocak 2014 tarihinden itibaren diğer hak sahipleriyle anlaşma imzalayarak adım atmaya çalıştıklarını belirten firma sahibi Barış Öztop, söz konusu daire sahibinin sözleşme şartları dışında 2 milyon dolar istediğini öne sürdü. Öztop, şu anda bina üzerinde tedbir kararı olduğunu, kalkacağına inandıkları için beklediklerini dile getirdi. Bu süreçte diğer hak sahiplerinin sözleşmeyi imzalayarak başka yerlere taşındığını ve aylık 70 bin dolara yakın kira giderleri olduğunu anlatan Öztop, şu iddiaları dile getirdi:
“Şu anda ev sahibi tarafından açılmış güçlendirme davası nedeniyle bina üzerinde tedbir var. Buradan daha önce 3 bin 250 lira kira alıyorlardı. Biz 5 bin dolar taahhüt ediyoruz. Bizim istediğimiz 10 yıllığına kiralama hakkını bize verin. Biz de sizden anlaşılacak bedeller üzerinden kiralayalım. Bize dönüp imza atmak için ‘buraya 2 milyon dolar para isteriz’ dediler. ‘Yok, eğer satın almak istiyorsanız da 5 milyon dolar isteriz’ diyorlar. Riskli yapı diye bina boşaltıldı. Elektrik, su bile kesilmişti. ‘İçerde oturuyoruz’ diye bağlattılar. Oturmuyorlar, öyle gösteriyorlar.”
Milliyet/Duygu Erdoğan
Geri adım atmaya niyeti olmayan iki taraf da birbirini suçluyor. 10 dairelik binada, 3 daire zaten müteahhitlik firmasına ait. 6 daire ise aynı aileden kişilerin. Yani, 9 daire ile anlaşma sağlanmış. Kalan tek daire ise ön cephede en üst katta ve Cadde’ye nazır.
Bölgede pek çok insan Erseven Apartmanı’nı artık yakından tanıyor. Uzun zamandır terk edilmiş görüntüsü ve üzerindeki pankartlarla dikkat çekiyor. Daire sahibi Serpil Altınay, (tapuda daire kardeşi Meltem Altınay adına kayıtlı) binanın temelinin ve kendisinin sağlam olduğunu savunuyor ve sadece güçlendirme istediklerini dile getiriyor.
9 daireyle sorunu çözen Plato Mermer’in sahibi Barış Öztop ise, ev için çürük raporu verildiğini, bina yeniden yapıldığında ev sahiplerinin hakları korunarak 10 yıllığına kiralama hakkı karşılığında anlaşma yaptıklarını dile getiriyor. Konumu dolayısıyla bu bina yenilenirse, ön cephede her bir dairenin ortalama fiyatının 4 - 5 milyon dolar civarında olduğu belirtiliyor.
Serpil Altınay, tapuda kardeşi adına kayıtlı evin güçlendirilip ya da dönüştürülüp tekrar eve sahip olacakları şekilde bir düzenleme istiyor. Ancak Plato Mermer, dönüşüm sonrası tapu verip, 10 yıllık kiralama hakkını alarak daire sahiplerine pay dağıtmayı öneriyor. Binanın geneli şu anda kullanılamaz halde. Bir anlamda dönüşüm başlamış ancak Altınay, kesilen elektrikten gaza kadar her şeyi yeniden bağlatmış. Hatta içeri girmeye çalışan hırsızların defalarca kırdığı bina dış kapısını da 7 kere yaptırmış.
Serpil Altınay bölgede yapılan dönüşüm çalışmalarını örnek göstererek, “Hemen yanımızdaki bir alanda dönüşüm yapılıyor. Zemini kırmak için aylarca uğraştılar. O halde bizimki bataklık değil herhalde” dedi. Yapının güçlendirilebilecek bir yapı olduğunu belirten Altınay, bu nedenle dava açarak tedbir getirdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
“İstediğimiz şey, evimiz. Onların yapacağı gibi bir alışveriş alanı ve kiralamalarına ihtiyacımız yok. Bu para pul meselesi niye olsun, zaten ev bizim. Kimse bizlerin evleri üzerinden haksız kazanç sağlayamaz. Şu anda bölgede her iki evden biri bu durumda. Burada inşaatçı bir aile oturuyordu, madem göçme riski vardı, yıllarca niye oturdular. Hiçbir kırık, benzeri iz bile yok. Güçlendirilebilir bir yapı, niye yıkıyorsun, benim evimden ne istiyorsun.”
Bina üzerinde tedbir kararı varken belediyenin yıkım ruhsatı çıkardığını anlatan Altınay, “Bizim kiracı çıkmıyor, bize anahtarı vermiyordu. Nasıl olduysa firmaya vermiş. Firma da ‘burası boş’ diye göstermiş. Belediye yıkım ruhsatı çıkarmış. Tam o esnada haberimiz oldu. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Burada ihtiyati tedbir olmasına rağmen gazımızı, suyumuzu, elektriğimizi kestiler. Avukatımız dava açtı bunun üzerine. ‘Yanlışlıkla kesilmiş’ dediler” diye konuştu.
10 Ocak 2014 tarihinden itibaren diğer hak sahipleriyle anlaşma imzalayarak adım atmaya çalıştıklarını belirten firma sahibi Barış Öztop, söz konusu daire sahibinin sözleşme şartları dışında 2 milyon dolar istediğini öne sürdü. Öztop, şu anda bina üzerinde tedbir kararı olduğunu, kalkacağına inandıkları için beklediklerini dile getirdi. Bu süreçte diğer hak sahiplerinin sözleşmeyi imzalayarak başka yerlere taşındığını ve aylık 70 bin dolara yakın kira giderleri olduğunu anlatan Öztop, şu iddiaları dile getirdi:
“Şu anda ev sahibi tarafından açılmış güçlendirme davası nedeniyle bina üzerinde tedbir var. Buradan daha önce 3 bin 250 lira kira alıyorlardı. Biz 5 bin dolar taahhüt ediyoruz. Bizim istediğimiz 10 yıllığına kiralama hakkını bize verin. Biz de sizden anlaşılacak bedeller üzerinden kiralayalım. Bize dönüp imza atmak için ‘buraya 2 milyon dolar para isteriz’ dediler. ‘Yok, eğer satın almak istiyorsanız da 5 milyon dolar isteriz’ diyorlar. Riskli yapı diye bina boşaltıldı. Elektrik, su bile kesilmişti. ‘İçerde oturuyoruz’ diye bağlattılar. Oturmuyorlar, öyle gösteriyorlar.”
Milliyet/Duygu Erdoğan