2018 yılında 500 bin konut dönüştürülecek

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, 2018 yılı itibariyle 500 bin konutu dönüştüreceklerini açıkladı. Özhaseki, vatandaşları 2023 yılına kadar büyük bir deprem olabilir diye uyardı...

2018 yılından itibaren her yıl 250 bini İstanbul'da olmak üzere en az 500 bin konutu dönüştürülecek...

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, burada yaptığı konuşmada, daha önce plan yapma yetkisini zaman zaman kullanan bakanlığın yeni dönemde plan yapma yetkisini kullanmayacağını, plan yapma yetkisinin tek elden yürütülmesi gerektiğini anlattı.

"Bakanlık olarak plan yapma yetkisini kullanmıyoruz. Hiç kimse eline tapusunu, parselini alarak Ankara'ya kadar gelmesin. Hele hele de yoğunluk istemesin" diyen Mehmet Özhaseki, plan yapma yetkisinin meclislerde olduğunu ve böyle devam etmesi gerektiğini, planların eğer tek elden yürütülmemesi durumunda imar kargaşası çıkacağını söyledi.

Özhaseki, "Kamu yararı olan yerlerde, kamu binaları ya da yerel yönetimlerde, belediyelere vatandaşın işi düştüğü halde haklı talepleri yerine gelmiyorsa, bunun neticesinde bize başvurulduğunda o zaman plan yapma yetkimizi kullanabileceğiz. Bunun dışında eline parselini alarak yoğunluk, biraz yüksek kat, biraz farklı şeyler isteyen hiç kimse kapımızı çalmasın. Onların hiçbir işini yapmayacağız. Bunu açıkça ilan ediyoruz." dedi.

Türkiye'nin her bir tarafında aynı imar yönetmeliğini uygulayan belediyelerin çok farklı sonuçlara varabildiklerini, İstanbul'un uygulamış olduğu imar yönetmeliğiyle Sivas'ın bir ilçesinin veya Bitlis'in bir ilçesinin uyguladığı imar yönetmeliğinin aynı olduğunu, bunun da yanlışlığa yol açtığını dile getiren Özhaseki, şöyle devam etti:

"Şimdi biz imarın değişmesi kurallarını koyuyoruz önce. Sonra şehirler kendileri için özel ne istiyorlarsa onu yazacaklar. 7. aya kadar, bu yılın ortasına kadar, her şehrin imar yönetmeliği ayrı çıkacak. Bu, şehirlerin anayasası olacak. Bu değişmez anayasa, bundan sonra uygulanmaya devam edecek. İstanbul'un anayasası ayrı, Tokat'ın anayasası ayrı, Hakkari'nin ayrı... İkincisi de binasında değişim yapmak isteyenler, kentsel dönüşümden istifade etmek isteyenler, riskli olduğunu düşünenler burada tespit yaptırıp Ankara'ya kadar geliyorlardı. Bizden aldıkları planlamayla gelip burada binalarını dönüştürüyorlardı. Bu yetkimizi İstanbul Büyükşehir Belediyesine devrediyoruz. İnsanlar Ankara'ya kadar gelmesin. Şartları belirliyoruz, İstanbul Büyükşehir Belediyesine bu yetkisini veriyoruz. Binasını değiştirmek, dönüştürmek isteyen insanlar, kendi yerelinde, özelinde İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle işlerini halletmiş olacaklar."

Geçen yıl bakanlığı en çok meşgul eden konularından birinin Güneydoğu'daki terör nedeniyle ortaya çıkan durumun iyileştirilmesi olduğunu, çatışmalar nedeniyle 70 bin binanın yaklaşık yarısının ağır hasar gördüğünü, vatandaşın mağduriyet yaşamaması için ellerinden geleni yaptıklarını dile getiren Bakan Özhaseki, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde tüm tarihi eserlerin restorasyonlarına başladıklarını ayrıca, Sur içinde katlı ev yaptırmadıklarını söyledi.

Özhaseki, çatışma yaşanan yerlerde yıl sonuna kadar herkesin zararını tazmin edecek duruma geldiklerini, Sur içindeki vatandaşın da aynı şekilde bugün zararını karşılayabilecek durumda olduklarını belirterek, "Karşımızda PKK diye bir örgüt var. Dünyanın en lanet, en çağ dışı örgütü. Yurt dışından gelen, bunlara destek atan örgütler var; Uluslararası Af Örgütü gibi... Gelip yayınladıkları bildirilere baktığınız zaman 'PKK hazırlamış, bunlar altına imza atmış' diyoruz. Tehcirden, insanlara zulümden, o yerlerin zenginlere peşkeş çekildiğinden, alışveriş merkezi yapıldığından bahsediyorlar. Bunların hepsi yalan. Bir tanesi bile doğru değil." diye konuştu.

Çevre konusundaki hedeflere de değinen Özhaseki, 81 katı atık depolama tesisiyle nüfusun yüzde 65'inin katı atığının düzenli depolanabildiğini, 2017 yılı içinde 150-200 yeni arıtma tesisi ve 50 civarında katı atık tesisi yapmayı hedeflediklerini ve bu konuda belediyelerle birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Özhaseki, "2018 yılından itibaren de nasip olursa her yıl Türkiye'de en az 500 bin konut dönüştürmeyi düşünüyoruz. Bunun yarısı İstanbul'da olacak. 250 bin İstanbul'da, 250 bini Anadolu'da. Sonra 2017 yılı içinde nasip olursa, Güneydoğu'daki tüm yaraları sardığımız, maddi hasarları giderdiğimiz gibi bir eğitim hamlesi başlatıp, doğuyla batının kaynaşması, bir sosyal restorasyon, bir kardeşlik köprüsünün hızla kurulacağı bir yıl olarak beklentimiz var." değerlendirmesini yaptı.

Deprem...

Türkiye'nin yüzde 42'sinin deprem kuşağında olduğunu ve bu gerçekliğin hiçbir zaman akıllardan çıkarılmaması gerektiğini aktaran Özhaseki, şöyle konuştu:

"Tüm Anadolu'da ve İstanbul'da bağımsız birim olarak dönüştürebildiğimiz, inşaata başladığımız, yıktığımız birim sayısı 530 bin konut. Bir de ayrıca dönüşüm alanları ilan etmişiz. Orada da 435 bin konutu ilgilendiriyor. Bütün bunları bir araya getirdiğinizde hepsi sadece yıkılmış, yapılmış diye kabul etsek 965 bin konut ediyor ve 3 milyon 300 bin kişiyi ilgilendiriyor. Bu yeterli mi? Çok yeterli gözükmüyor. İstanbul üzerinde bilim adamlarının çok aslında birbirleriyle çeliştiğini söyleyemeyiz, ortak görüş de şu; 2030 yılına kadar İstanbul'da büyük bir deprem olabilir. Peki şiddeti ne olacak? 7 şiddetinde olacak. Bunları söylemek bir kötülük mü, bir şom ağızlılık mı? Değil arkadaşlar. Acı gerçekleri söylemeliyiz. Bunları örterek kapatamayız. Burada konuşmayarak yerin altındaki hadiseye engel olamayız."

İstanbul'da 48 yerde riskli alan ilan edildiğini kaydeden Özhaseki, "Buradaki bağımsız birim sayısı 120 bin, tek tek dönüşümler de 250 bin. Yani 370 bin binayı ilgilendirecek karar almışız, bunların yarısı yıkılmış, yapılmış, yarısı da yıkılacak, yapılacak. Ortalama yıllık neredeyse 50-60 bin gibi bir konutu yıkıp yapıyoruz gibi gözüküyor. Bu çok yavaş, ikincisi de çok yanlış bir mantıkla devam ediyor. Yavaşlığı verdiğim rakamlardan belli. Yanlışlığı da yoğunluk arttırarak devam ediyor. İstanbul'daki en büyük yanlışlık. Eğer bir yerde yoğunluk 1 ise 2 yapıyoruz, 2 ise 4, 4 ise 8 yapıyoruz. Bunun manası konut sayısı 2 misline çıkacak demektir. İstanbul'un nüfusunun 2 misline çıkması problemlerin 10 misli daha artması demektir." görüşünü dile getirdi.

Nüfusu arttırmanın İstanbul için büyük bir felaketin kapısını aralamak anlamına geldiğini dile getiren Bakan Özhaseki, belediyelerin finansman sorununu çözeceklerini, ciddi bir bütçe oluşturacaklarını ve İstanbul'un kentsel dönüşümünde finans sorunu çeken belediyelere finansman temin edip, onların faizlerinin bakanlık olarak karşılayacaklarını belirtti.

Özhaseki şöyle devam etti:

"İstanbul Proje Koordinasyon Birimi var, kamu binalarını yapan. Bunu özelde yapacak şekilde dönüştüreceğiz, Bakanlığımıza bağlayacağız. Buraya özel bir proje hazırlayıp, pilot bölge ilan edip, İstanbul'da işe başlayacağız. Bunu yaparken ikinci bir sorun rezerv alan olarak çıkıyor. Yeni rezerv alanları belirleyemezsek, belediyelerin eski haline devam ederler. Kendi mahallesinde dönüştürürken vatandaşa yerinde bir ev veriyor, bir de müteahhide veriyor. Derken 2'ye çıkıyor her yerde sayı. Rezerv alan belirleyerek ve bu rezerv alanını belediyelere tahsis ederek üzerindeki planlamaları kıymetli yaparak müteahhitlere de vatandaşa yerinde yer vermeye çalışacağız ama karşılığında iş yapan, para harcayan gruba da belediye olabilir, müteahhit olabilir, kamu şirketleri olabilir, onlara değerli arazileri vererek, karşılığını vererek bu işleri yaptırmış olacağız. Nüfusu arttırmamaya çalışacağız. Bütüncül bir planlamaya gayret edeceğiz. Plan yaptığımız zaman nüfusu arttırmamaya, sosyal donatı alanlarını arttırmaya gayret edeceğiz. Bir de kimlik planlar çıksın diye bir gayretimiz olacak. Çünkü kötü binaları yıkarız, çürüyen binaları yıkarız. Onu 6 ay sonra 1 yıl sonra yıkarız, ama yeni yaptığımızı 100 sene yıkamayız. Eğer çirkinse yaptığımız bina, 100 sene ben dahil, çocuğum dahil yanından gider gelir. Hedefimiz de Türkiye çapında yılda 500 bin binanın değiştirilmesi ve dönüştürülmesi. 10 yıl 5 milyon bina eder, 14 yıla yayabilirsek 7 milyon bina eder."