Konut Haberleri
15 Ara 2014 09:52
Son Güncelleme: 10 Oca 2019 02:18
2015 dönüm noktası olacak
İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, 2015 yılının gayrimenkul sektörü için çok önemli bir dönüm noktası olacağını söyledi.
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı
Nazmi Durbakayım, "2015 yılı, gayrimenkul sektörü için çok
önemli bir dönüm noktası olacak. Haziran başında yapılacak seçim
sonucu, Türkiye'nin geleceğini belirleyeceği gibi hem ekonomiye hem
de inşaat sektörünün geleceğine ışık tutacak" dedi.
AA muhabirine 2014 yılına ve 2015 yılı beklentilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Durbakayım, konut fiyatlarındaki kar marjlarının son 2-3 yıldır tamamen azaldığını ve gelecek yıl bu marjların yüzde 5-7 aralığına kadar gerileyebileceğini, bunda rekabetin artması kadar gayrimenkulün hammaddesi olan arsanın azalmasının da etkili olduğunu söyledi.
Durbakayım, bir diğer etkenin ise boş arsa/arazilerin azalması nedeniyle yeni projelerin yenileme şeklinde değeri daha da artan eski arsaların üzerine yükselmesi olduğuna işaret ederek, "2015 yılı, gayrimenkul sektörü için çok önemli bir dönüm noktası olacak. Çünkü yılın tam ortasında önümüzdeki süreci belirleyecek önemli bir seçim var. Haziran başında yapılacak bu seçim sonucu Türkiye'nin geleceğini belirleyeceği gibi hem Türkiye ekonomisine hem de inşaat sektörünün geleceğine ışık tutacak" diye konuştu.
Yerli ve yabancı alıcıların tavrının bu seçime endeksli olacağını belirten Durbakayım, gayrimenkul sektöründe yeni projeler ve satışların seçimden bir iki ay öncesinden tamamen "Bekle-Gör" pozisyonuna geçeceği öngörüsünde bulundu.
Durbakayım, 2015'in en az bir çeyreğini yok edecek seçimin tek iyi tarafının, alt/üst yapı yatırımlarının ön plana çıkması olacağını dile getirerek, gerek Türkiye ekonomisindeki gerekse inşaat sektöründeki büyümenin, son yılların en yüksek oranına yükseleceğini ifade etti.
Bu büyümenin 2015'in ilk ve ikinci çeyreğinde net olarak görüleceğine işaret eden Durbakayım, seçim sonucuna göre bu büyüme oranının yılın diğer dönemlerine etki edebileceğini anlattı.
Durbakayım, bu büyümenin, konut satışlarından kaynaklandığını veya yeni proje satışlarına dayandığını söylemenin hayalperestlik olacağını belirterek, aynı şekilde gayrimenkul sektörüne çok büyük bir katkı sağladığının da söylenemeyeceğini vurguladı.
- "Konut kredisi hacmi temmuz 2014 itibariyle 115 milyar liraya ulaştı"
Nazmi Durbakayım, buna bağlı olarak ekonomik verilerde yer alan inşaat sektörünün genel büyümesinin 2014 sonu itibariyle yüzde 13-14 civarında olmasını beklediklerini açıkladı.
Yine 2015'in ilk yarısındaki senaryoya bağlı olarak ise büyümenin yüzde 15'in üzerine çıkarak yüzde 20'lere dayanmasını beklediklerini ifade eden Durbakayım, şöyle devam etti:
"İlk çeyrekteki büyümenin temelinde seçim öncesi yoğunlaşan yeni proje satışları rol oynarken, ikinci çeyrekte kamu yatırımların lokomotifliğinde geçeceğini düşünüyorum. Bilindiği gibi hükümetin hızlı ve istikrarlı büyüme modelinin lokomotifliğini inşaat sektörü yapıyor. Ancak siyasi ve ekonomik gelişmelere bire bir bağlı olan inşaat sektörü başta faiz oranları olmak üzere makroekonomik verilere en çabuk tepki veren bir yapıya sahip.
Mesela ekim 2013'te yaşanan konut kredisi faiz oranlarında gerileme, 2013 aralıkta yaşanan siyasi gerilim nedeniyle tersine döndü ve faiz oranları aylık bazda yüzde 1'in üzerinde kapattı. Diğer bir ifadeyle yıllık bazda faiz oranları 2013 ortalarında yüzde 8 iken 2013 sonunda yüzde 12 -13,8 seviyesine kadar yükseldi. TCMB'nin cari açığı ve enflasyonu düşürme çabası nedeniyle, konut kredilerindeki bu oran 2014'ün ilk 8 ayında seyrini korudu. Ancak siyasi iradenin TCMB üzerindeki baskısı yılın ilk yarısının sonuna doğru etkisini göstermeye başladı ve faiz oranları yüzde 1'in altına geriledi."
Konut kredisi faiz oranlarının, şu anda bankadan bankaya değişmekle birlikte minimum yüzde 0,9-1 arasında bulunduğunu dile getiren Durbakayım, bu kapsamda konut kredisi hacminin ocak 2014'te 105 milyar liradan temmuz 2014 itibariyle 115 milyar liraya ulaştığı bilgisini verdi.
Konut kredisi faiz oranlarının inşaat sektörü için çok önemli bir rol oynadığını belirten Durbakayım, 2013'ün tamamında yaklaşık bir milyon konut satıldığını, bu ticaretin yarıdan fazlasında banka kredisi kullanıldığını kaydetti.
- "Düşük faizli krediler için gerçek anlamda mortgage sisteminin hayata geçmesi gerek"
Durbakayım, eğer faiz oranları uygun olsaydı konut alımlarının tamamının krediyle alınacağına işaret ederek, 2013'ün ilk 6 ayında 569 bin konut satılırken, 2014'ün aynı döneminde 525 bin konut satıldığını, 2013 yılının ilk yarısında 245 bin kişi konut kredisi kullanırken, 2014 yılının ilk 6 ayında ise 166 bin 806 kişinin konut kredisi kullandığını aktardı.
Düşük faizli kredilerin oluşması için gerçek anlamda mortgage sisteminin hayata geçmesi gerektiğinin altını çizen Durbakayım, TCMB'nin gecelik faizlerde yaptığı yüzde 0,75 oranındaki indirimin kredi faizleri için öncülük yapmasını umduklarını söyledi.
Konut kredisiyle konut alımlarının artarak devam etmesi için faizlerin de değişken olmaması gerektiğine dikkati çeken Durbakayım, şunları kaydetti:
"Nitekim 'faizler düşecek' denildiğinde alıcılar beklemeye geçiyor ve bu durumda hem tüketici hem de üretici zarar görüyor. Seçim nedeniyle devletin Merkez Bankası üstündeki baskısının daha da artacağını, buna paralel olarak faiz oranlarının da yüzde 0,70 seviyelerine kadar gerileyeceğini bekleyebiliriz.
Düşük faizli konut kredilerinin devreye girmesi ise yeni konut alımlarını tetikleyeceği gibi, yüksek faizli konut kredi kullanımlarının refinansmanı için fırsat olacaktır. Konut satışlarında durum öngörümüze uygun olarak bir milyona yakın bir rakamda gerçekleşecektir diye düşünüyorum. Bu satışların en az yarısının ilk satıştan olması kuvvetle muhtemel olacaktır.
Kaynak : AA
AA muhabirine 2014 yılına ve 2015 yılı beklentilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Durbakayım, konut fiyatlarındaki kar marjlarının son 2-3 yıldır tamamen azaldığını ve gelecek yıl bu marjların yüzde 5-7 aralığına kadar gerileyebileceğini, bunda rekabetin artması kadar gayrimenkulün hammaddesi olan arsanın azalmasının da etkili olduğunu söyledi.
Durbakayım, bir diğer etkenin ise boş arsa/arazilerin azalması nedeniyle yeni projelerin yenileme şeklinde değeri daha da artan eski arsaların üzerine yükselmesi olduğuna işaret ederek, "2015 yılı, gayrimenkul sektörü için çok önemli bir dönüm noktası olacak. Çünkü yılın tam ortasında önümüzdeki süreci belirleyecek önemli bir seçim var. Haziran başında yapılacak bu seçim sonucu Türkiye'nin geleceğini belirleyeceği gibi hem Türkiye ekonomisine hem de inşaat sektörünün geleceğine ışık tutacak" diye konuştu.
Yerli ve yabancı alıcıların tavrının bu seçime endeksli olacağını belirten Durbakayım, gayrimenkul sektöründe yeni projeler ve satışların seçimden bir iki ay öncesinden tamamen "Bekle-Gör" pozisyonuna geçeceği öngörüsünde bulundu.
Durbakayım, 2015'in en az bir çeyreğini yok edecek seçimin tek iyi tarafının, alt/üst yapı yatırımlarının ön plana çıkması olacağını dile getirerek, gerek Türkiye ekonomisindeki gerekse inşaat sektöründeki büyümenin, son yılların en yüksek oranına yükseleceğini ifade etti.
Bu büyümenin 2015'in ilk ve ikinci çeyreğinde net olarak görüleceğine işaret eden Durbakayım, seçim sonucuna göre bu büyüme oranının yılın diğer dönemlerine etki edebileceğini anlattı.
Durbakayım, bu büyümenin, konut satışlarından kaynaklandığını veya yeni proje satışlarına dayandığını söylemenin hayalperestlik olacağını belirterek, aynı şekilde gayrimenkul sektörüne çok büyük bir katkı sağladığının da söylenemeyeceğini vurguladı.
- "Konut kredisi hacmi temmuz 2014 itibariyle 115 milyar liraya ulaştı"
Nazmi Durbakayım, buna bağlı olarak ekonomik verilerde yer alan inşaat sektörünün genel büyümesinin 2014 sonu itibariyle yüzde 13-14 civarında olmasını beklediklerini açıkladı.
Yine 2015'in ilk yarısındaki senaryoya bağlı olarak ise büyümenin yüzde 15'in üzerine çıkarak yüzde 20'lere dayanmasını beklediklerini ifade eden Durbakayım, şöyle devam etti:
"İlk çeyrekteki büyümenin temelinde seçim öncesi yoğunlaşan yeni proje satışları rol oynarken, ikinci çeyrekte kamu yatırımların lokomotifliğinde geçeceğini düşünüyorum. Bilindiği gibi hükümetin hızlı ve istikrarlı büyüme modelinin lokomotifliğini inşaat sektörü yapıyor. Ancak siyasi ve ekonomik gelişmelere bire bir bağlı olan inşaat sektörü başta faiz oranları olmak üzere makroekonomik verilere en çabuk tepki veren bir yapıya sahip.
Mesela ekim 2013'te yaşanan konut kredisi faiz oranlarında gerileme, 2013 aralıkta yaşanan siyasi gerilim nedeniyle tersine döndü ve faiz oranları aylık bazda yüzde 1'in üzerinde kapattı. Diğer bir ifadeyle yıllık bazda faiz oranları 2013 ortalarında yüzde 8 iken 2013 sonunda yüzde 12 -13,8 seviyesine kadar yükseldi. TCMB'nin cari açığı ve enflasyonu düşürme çabası nedeniyle, konut kredilerindeki bu oran 2014'ün ilk 8 ayında seyrini korudu. Ancak siyasi iradenin TCMB üzerindeki baskısı yılın ilk yarısının sonuna doğru etkisini göstermeye başladı ve faiz oranları yüzde 1'in altına geriledi."
Konut kredisi faiz oranlarının, şu anda bankadan bankaya değişmekle birlikte minimum yüzde 0,9-1 arasında bulunduğunu dile getiren Durbakayım, bu kapsamda konut kredisi hacminin ocak 2014'te 105 milyar liradan temmuz 2014 itibariyle 115 milyar liraya ulaştığı bilgisini verdi.
Konut kredisi faiz oranlarının inşaat sektörü için çok önemli bir rol oynadığını belirten Durbakayım, 2013'ün tamamında yaklaşık bir milyon konut satıldığını, bu ticaretin yarıdan fazlasında banka kredisi kullanıldığını kaydetti.
- "Düşük faizli krediler için gerçek anlamda mortgage sisteminin hayata geçmesi gerek"
Durbakayım, eğer faiz oranları uygun olsaydı konut alımlarının tamamının krediyle alınacağına işaret ederek, 2013'ün ilk 6 ayında 569 bin konut satılırken, 2014'ün aynı döneminde 525 bin konut satıldığını, 2013 yılının ilk yarısında 245 bin kişi konut kredisi kullanırken, 2014 yılının ilk 6 ayında ise 166 bin 806 kişinin konut kredisi kullandığını aktardı.
Düşük faizli kredilerin oluşması için gerçek anlamda mortgage sisteminin hayata geçmesi gerektiğinin altını çizen Durbakayım, TCMB'nin gecelik faizlerde yaptığı yüzde 0,75 oranındaki indirimin kredi faizleri için öncülük yapmasını umduklarını söyledi.
Konut kredisiyle konut alımlarının artarak devam etmesi için faizlerin de değişken olmaması gerektiğine dikkati çeken Durbakayım, şunları kaydetti:
"Nitekim 'faizler düşecek' denildiğinde alıcılar beklemeye geçiyor ve bu durumda hem tüketici hem de üretici zarar görüyor. Seçim nedeniyle devletin Merkez Bankası üstündeki baskısının daha da artacağını, buna paralel olarak faiz oranlarının da yüzde 0,70 seviyelerine kadar gerileyeceğini bekleyebiliriz.
Düşük faizli konut kredilerinin devreye girmesi ise yeni konut alımlarını tetikleyeceği gibi, yüksek faizli konut kredi kullanımlarının refinansmanı için fırsat olacaktır. Konut satışlarında durum öngörümüze uygun olarak bir milyona yakın bir rakamda gerçekleşecektir diye düşünüyorum. Bu satışların en az yarısının ilk satıştan olması kuvvetle muhtemel olacaktır.
Kaynak : AA